Selamlar , ilk blog yazımda bir süredir çalışmalar yapmam sebebi ile bilgi sahibi olduğum kooperatifçiliğin toplumuzdaki gelişimi ve edinmiş olduğu yer ile hukukumuza yansımasına kısaca değinmek istiyorum.
Kooperatif, kelime olarak Latince “co” (birlik) ve “operatio” (çalışmak) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş olup “birlikte çalışmak” anlamına gelmektedir. Kooperatifleşme ise emek ve sermaye birleşiminin ticaret hayatına yansıyan en güzel örneğidir. Bu nedenledir ki gerek dünyada gerekse ülkemizde kooperatifçiliğin geliştirilmesi için devlet idarelerince destek görmüş ve her ülkede kendi kültürel yapısına özgü nitelikleri de kendine özgü kuruluşlar olarak toplumda yerini almıştır.
Osmanlı döneminden önce de Türk toplumunda “imece “ adı ile hayat bulan yardımlaşarak üretme, el ele vererek çoğaltma kültürü kooperatifçiliğin bizim toplumumuzdaki adeta mihenk taşıdır. Kooperatif benzeri özellik gösteren ilk teşkilatlı yapının ise 13. Yüzyılda hayat bulan “Ahi teşkilatları” örnek olarak verilebilir. Bu teşkilatlar gelişim göstererek 17. Yüzyılda loncalara dönüşmüştür. Osmanlı Döneminde ise ilk olarak tüketim kooperatifleri açılmıştır. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde , kooperatifçiliğin toplumsal yaşamdaki gelişimi ile paralel olarak farklı tarihlerde yapılan yasal düzenlemeler, yerini 1969 yılında 1163 sayılı “Kooperatifler Kanunu” nun yürürlüğe girmesi ile bağımsız bir kanun halini almakla gelişimini bu kanunun ortaya koymuş olduğu düzenlemeler ile devam ettirmiştir.
Kooperatifler yukarıda da bahsettiğimiz üzere kendine has bir ortaklık modelidir. Sermaye şirketlerinden farklı olarak birincil amaç karşılıklı dayanışma ve yardımdır. İkincil amaç “kâr” elde etmektir. Sermaye değil, insan odaklıdır. Dolayısı ile kooperatifleri sosyal bir ihtiyacı da karşılayan ekonomik kuruluşlar olarak değerlendirmek mümkündür. Bu yapısı ile toplumun geniş bir kesimine hitap etmektedirler. Günümüzde Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Çevre Şehircilik Bakanlıklarının görev ve sorumluluk alanına giren, 26 türde 84.232 kooperatif, toplam 8.1009.225 ortak sayısı ile faaliyet göstermektedir. Ülkemizin üretim kooperatifleri, tüketim kooperatifleri, yapı kooperatifleri, kredi ve sigorta kooperatifleri gibi 20 den fazla alanda faaliyet gösteren kooperatif çeşidi bulunmaktadır.
Kooperatifler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda ticaret şirketleri arasında sayılsalar da aslında bu tanımın tam anlamıyla kooperatiflerin hukuki niteliğini ifade etmediği kanaatindeyim. Çünkü ticari şirketlerden farklı olarak kooperatiflerin temel amacı karlılık değildir. Kooperatifler için kendine has yapısı olan sosyo-ekonomik birliklerdir de denilebilir.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu ise, Kooperatifleri tanımlarken ; “ Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan, değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklardır.” olarak ifade etmektedir. Ülkemizde kooperatiflerin kuruluş ve işleyişi ile ilgili genel kanun 1163 sayılı Kanun olmakla birlikte, ihtiyaçlara göre belirli kooperatifler için özel düzenlemeler de yapılmıştır.
Bir kooperatifin kuruluşu ise; Fiil Ehliyetine sahip 7 gerçek veya tüzel kişi tarafından imzalanan ana sözleşmenin Kooperatif Ticaret Siciline tescili ile olmaktadır. Kooperatifler Kanununda düzenlenen ortak olma koşullarını taşıyan her gerçek ve tüzel kişi, mevcutkurulmuş olan bir kooperatife ortak olmak için başvuru yapabilir. Yönetim Kurulunca alınacak karar ile de ortak olabilirler.
Kooperatifler ana sözleşmede aksine bir düzenleme yok ise sadece malvarlığı ile sınırlısorumludur. Ortaklar arasında katkı payına ve sermaye katılım payına bakılmaksızın yönetimde her ortağın eşit ve bir oy hakkı vardır. Yine ticaret şirketlerinden farklı olarak ancak ana sözleşmesinde belirli alanda faaliyet gösterip hukuki işlemler yapabilirler. Bu husus da yine Kooperatifler Kanununda düzenlenmiş olan sınırlı sorumluluk ilkesinin gereğidir.
Kooperatifler ile ilgili yargıya taşınan uyuşmazlıklar genellikle; Genel Kurula Çağrıusulleri, Genel Kurul Kararları, Ortakların ihracı , aidatlar, Tapu İptal ve Tazminat ile Tasfiye ile ilgili uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalar olmaktadır. Kooperatifler Kanununa 99 maddesine göre Kooperatifler Kanununda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarıtarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır ve bu davalara bakmaya münhasıran Ticaret Mahkemeleri görevlidir. Arabuluculuk Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra Kooperatifler ile ilgili uyuşmazlıklar hakkında dava açılmadan evvel arabulucuya başvuru zorunlu hale getirilmiştir. Bu koşul yerine getirilmeksizin dava açılması davanın esasına girilmeksizin dava şartı yokluğundan reddi sonucunu doğurur ki mutlaka dikkat edilmelidir. Kooperatif ile ortağı arasındaki uyuşmazlıklara bakmaya yetkili mahkeme kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olacaktır. Bu yetki kesin ve kamu düzenine ilişkindir ve görevli mahkemenin belirlenmesi gibi yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınmak gerekir.
Kooperatifler hakkındaki bu ilk yazımı dilerim faydalı bulmuşsunuzdur.
Saygı ve sevgilerimle.
Av. Burçin OĞUZ